بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ

إِنَّ ٱللَّهَ وَمَلَٰٓئِكَتَهُۥ يُصَلُّونَ عَلَى ٱلنَّبِىِّۚ يَٰٓأَيُّهَا ٱلَّذِينَ ءَامَنُواْ صَلُّواْ عَلَيْهِ وَسَلِّمُواْ تَسْلِيمًا ﴿٥٦

Şübhesiz ki Allah ve melekleri o peygambere çok salât (ve tekrîm) ederler. Ey îman edenler, siz de ona salât edin, tam bir teslîmiyyetle de selâm verin.

– Hasan Basri Çantay

إِنَّ ٱلَّذِينَ يُؤْذُونَ ٱللَّهَ وَرَسُولَهُۥ لَعَنَهُمُ ٱللَّهُ فِى ٱلدُّنْيَا وَٱلْءَاخِرَةِ وَأَعَدَّ لَهُمْ عَذَابًا مُّهِينًا ﴿٥٧

Hakıykat, Allah ve Resulüne ezâ edenler (yok mu?) Allah onları dünyâda da, âhıretde de rahmetinden koğmuş, onlara horlayıcı bir azâb da hazırlamışdır.

– Hasan Basri Çantay

وَٱلَّذِينَ يُؤْذُونَ ٱلْمُؤْمِنِينَ وَٱلْمُؤْمِنَٰتِ بِغَيْرِ مَا ٱكْتَسَبُواْ فَقَدِ ٱحْتَمَلُواْ بُهْتَٰنًا وَإِثْمًا مُّبِينًا ﴿٥٨

Erkek mü'minlerle kadın mü'minlere işlemedikleri (bir günâh) yüzünden ezâ edenler de muhakkak bir yalan ve apaçık bir günâh yüklenmiş (ler) dir.

– Hasan Basri Çantay

يَٰٓأَيُّهَا ٱلنَّبِىُّ قُل لِّأَزْوَٰجِكَ وَبَنَاتِكَ وَنِسَآءِ ٱلْمُؤْمِنِينَ يُدْنِينَ عَلَيْهِنَّ مِن جَلَٰبِيبِهِنَّۚ ذَٰلِكَ أَدْنَىٰٓ أَن يُعْرَفْنَ فَلَا يُؤْذَيْنَۗ وَكَانَ ٱللَّهُ غَفُورًا رَّحِيمًا ﴿٥٩

Ey peygamber, zevcelerine, kızlarına ve mü'minlerin kadınlarına dış elbiselerinden üstlerine giymelerini söyle. Bu, onların tanılıb ezâ edilmemelerine daha uygundur. Allah çok yarlığayıcıdır, çok esirgeyicidir.

– Hasan Basri Çantay

لَّئِن لَّمْ يَنتَهِ ٱلْمُنَٰفِقُونَ وَٱلَّذِينَ فِى قُلُوبِهِم مَّرَضٌ وَٱلْمُرْجِفُونَ فِى ٱلْمَدِينَةِ لَنُغْرِيَنَّكَ بِهِمْ ثُمَّ لَا يُجَاوِرُونَكَ فِيهَآ إِلَّا قَلِيلًا ﴿٦٠

Andolsun, eğer münafıklar, vicdanlarında bir maraz bulunanlar, şehirde fena haberler yayanlar (bu hallerinden) vaz geçmezler) se mutlak ve muhakkak seni kendilerine musallat ederiz. Sonra orada seninle az bir (zamandan fazla) komşu olamazlar.

– Hasan Basri Çantay

مَّلْعُونِينَۖ أَيْنَمَا ثُقِفُوٓاْ أُخِذُواْ وَقُتِّلُواْ تَقْتِيلًا ﴿٦١

Hepsi de Allahın rahmetinden koğulmuş olarak. Nerede ele geçirilirlerse yakalanırlar onlar ve öldürülürler de öldürülürler.

– Hasan Basri Çantay

سُنَّةَ ٱللَّهِ فِى ٱلَّذِينَ خَلَوْاْ مِن قَبْلُۖ وَلَن تَجِدَ لِسُنَّةِ ٱللَّهِ تَبْدِيلًا ﴿٦٢

Daha evvel geçenler hakkında (da) Allah bu âdeti (koymuşdur). Allahın âdetini değişdirmiye ise asla (imkân) bulamazsın.

– Hasan Basri Çantay

يَسْـَٔلُكَ ٱلنَّاسُ عَنِ ٱلسَّاعَةِۖ قُلْ إِنَّمَا عِلْمُهَا عِندَ ٱللَّهِۚ وَمَا يُدْرِيكَ لَعَلَّ ٱلسَّاعَةَ تَكُونُ قَرِيبًا ﴿٦٣

İnsanlar sana o saati (n ne zaman kopacağını) sorarlar. De ki: «Onun ilmi ancak Allahın nezdindedir. Ne bilirsin, belki de o saat yakın (bir zamanda) olacakdır».

– Hasan Basri Çantay

إِنَّ ٱللَّهَ لَعَنَ ٱلْكَٰفِرِينَ وَأَعَدَّ لَهُمْ سَعِيرًا ﴿٦٤

Şu muhakkak ki Allah kâfirleri rahmetinden koğmuş, onlara çılgın bir ateş hazırlamışdır.

– Hasan Basri Çantay

خَٰلِدِينَ فِيهَآ أَبَدًاۖ لَّا يَجِدُونَ وَلِيًّا وَلَا نَصِيرًا ﴿٦٥

Kendileri orada ebedî kalıcı olarak. Onlar ne bir yâr, ne de bir yardımcı bulmayacaklardır.

– Hasan Basri Çantay

يَوْمَ تُقَلَّبُ وُجُوهُهُمْ فِى ٱلنَّارِ يَقُولُونَ يَٰلَيْتَنَآ أَطَعْنَا ٱللَّهَ وَأَطَعْنَا ٱلرَّسُولَاْ ﴿٦٦

O gün yüzleri ateş evrilib çevrilirken: «Eyvah bize! Keşki Allaha itaat etseydik, peygambere itaat etseydik» diyeceklerdir.

– Hasan Basri Çantay

AYARLAR
Okuyucu